27 Ekim 2011 Perşembe

The Walking Dead 2.Sezon 1-2.Bölüm

Geçen sezon sadece 5 bölüm yayınlanmasına rağmen okuduğum haberlere göre reyting rekorları kıran dizi 2.sezon için onayı almış ve bu sefer 13 bölüm yayınlanacağı açıklanmıştı.Açıkcası koca bir yaz dizinin başlamasını beklediğimi söylemeliyim.Bu tarz dizilerin dizi dünyasında pek fazla yer almamasından dolayı The Walking Dead alanında gerçekten çok başarılı bir proje olmuş.Sezonun ilk iki bölümü de yine izleyiciyi ters köşeye yatıran sahnelerle doluydu.Aksiyon yerini dram ve gerilime bırakirken ilerleyen bölümlerde aksiyonun tavan yapacağı anlaşılıyordu 2.bölümün son sahnesinde..

Dizinin 2.sezon ilk bölümünde kurtulan ekipten bir zombi saldırısı sonucu kaçan küçük kızın koybolmasını konu almış genel olarak.Bu bölümde genel anlamda kaybolan kız aranıyor ve bölüm sonunda öyle bir final yapıyor ki şaşırıp kalıyorsunuz.Sherrif'in vurulan oğlu ilk bölüme damgasını vuruyor ama iyi de oluyor çünkü 2.bölümde daha farklı kişilerin hayatta kaldığını da öğrenmiş oluyoruz.Bu heyecanlı bölüm finalinden sonra 2.bölümde küçük çocuğun bir veteriner tarafından ameliyat edilmesini ve gerekli malzemeleri bulmak için de Morgan ve çocuğu vuran adamın malzemeleri almak için zombilerin bulunduğu alana gidişini ve final kısmında zombiler tarafından kapana sıkışan bu iki adamı seyrediyoruz..Açıkcası çok başarılı bulduğum bir bölüm daha geride kalırken bu bölümde diziye dikkat ettiğime göre 4-5 kişi daha katılıyor.Diziye katılan karakterlerden yaşlı adamın çok önemli bir özelliği var buda veteriner olması.En azından hastalara elinden geldiğince tıbbi yardımları yapmaya çalışıyor ki bu da hayatta kalanlar için bir şans diyelim..Diğer karakterlerin de ilerleyen bölümlerde artı özelliklerinin olduğunu göreceğimizi düşünüyorum ve ilerleyen bölümlerde sürpriz ölümler bekliyorum çünkü dizide neler olabilceğini tam tahmin etmek imkansız ama bu da en güzeli tabiki..!

Dizide belirtmek istediğim bir kaç nokta var..Öncelikle Türkiye'de pek fazla tutmasa da dizi (açıkcası Türkler gerilim sevmez) başta ABD olmak üzere birçok ülkede izlenme rekorları kırmış.Dizinin 3.sezonu daha şimdiden onay almış söylentileri dolaşıyor..İkinci bir önemli husus dizinin zomiblerle doğrudan ilgili olması zombilerin dizi içindeki etkinliğinin artırılması anlamına da geliyor.Yani 2.sezonun ilk iki bölümünde kısmen gördüğümüz zombilerin bölüm üzerinde önemli bir yer edinmesini bekliyorum.Tıp ki ilk sezonda olduğu gibi zombilerle savaş bence tüm izleyicilerin ortak beklentisi..Dizide en beğendiğim nokta ise masraftan kaçınılmamış olması.Mekan ve bu mekanlarda yer alan görsel objeler çok güzel duruyor.Dizinin makyajları mükemmel.Zombiye bakınca yüzüne tüküresin geliyor.Hele de 2.bölümde Andrea'nın peşine takılan zombi gibi..Uzun lafın kısası 3.bölümü bekliyoruz!

WRİTTEN  BY  FARUK AYDIN

22 Ekim 2011 Cumartesi

Paranormal Activty 3 (2011)

Bu sefer olmamış..Onca işim arasında sırf ilk iki filmini çok beğendiğim için ve 2000li yılların en iyi korku serisi olarak gördüğüm için haftasonu film için biletimi aldım ve bugün gitme fırsatını buldum.Ama öyle bir filmle karşılaştım ki inanın filmin fragmanını izleyin size yetiyor..Yetiyor diyorum çünkü fragmandaki bir kaç sahne filmde yok ve fragmanından başka filmde güzel sahne yok.Hele filmin sonu bir anda bitmesi sinirlerimi daha da altüst etmiş durumda.Bu kadar güzel bir serinin bu hale gelmesi beni gerçekten üzdü..Sinemadaki film izlemeyi bilmeyen insanların gülmesi gibi artık benim bile güldüğüm sahnelerin olması film için iyi şeyler değil..

Öncelikle serinin diğer filmlerine bir göz atalım.Çünkü bildiğimiz gibi seri birbirleriyle bağlantılı.Günümüzden geçmişe doğru gidiyor olaylar.Filmin başında da 2.filmin de öncesine gidiyor ve daha sonra birden 1987 yılına gidiyor.Yani ilk iki filmi izlemeyenlerin anlaması biraz zor.Daha sonra Kathy ve Kristi'nin küçüklük hallerini görüyorz.Anne ve babasını da filmde başrol oynadığı için onlar hakkında da bilgiler ediniyoruz ama filmin afişinde de yaazdığı gibi aileden geliyormuş kısmının filmi sonunda saçma bir şekilde açıklanmasını kabullenemiyorum..Herşeyden önce Bloody Mary efsanesinin filmin içinde işi ne? Filmin ilk iki filmde temel konusu Şeytan veya cin iken nasıl oluyor da Bloody Mary efsanesine dönüyorlar..Saçma çünkü Bloody Mary filmde varken aynı zamanda Tony adında bir de hayali arkadaşı var Katy'nin..Şayet bunlardan birinde karar kılınsaydı film daha güzel olurdu.Ben açıkcası filmi kızlara nasıl bulaşacağını anlattacağını düşündüğüm için izledim ama beklediğim gibi değildi.

Ciddi bir de kurgu hatası var filmde.Bir de anlamdığım fragmandaki bazı sahnelerin filmden neden çıkarıldığı ?
Şimdi öncelikle fragmanı İMDb gibi resmi bir sitede yayınlanan filmde peder'in sahnesi,katy'nin merdivenlerden düşme sahnesi,yangın sahnesi vb. gibi çok önemli parçalarını neden izleyemedim açıkcası çok merak ediyorum..Filmi izleyen insanları hep bir bekleyiş içinde bırakıyorlar ama pat diye biten filmden hiçbirşey anlaşılmıyor.Filmde dikkat çekmek istediğim bir nokta var ki o da küçük kızlarının anneannesinin olaylarla olan bağlatısı.2.filmde yıllar önce ailenin şeytanlar (kötü güçlerle) bir anlaşması var.Anlaşmaya göre doğacak ilk erkek çocuğu şeytana kurban edilir.Eee anneannesi bunu bilmesine rağmen kızından erkek çocuk istemesi onun da bu işlerle bağlantılı olduğu hissini bana uyandırıyor ve filmin sonunda yaşanan olaylardan bu anlaşılıyor..

Şimdi de film hakkında biraz önerilerim var onlardan bahsetmek istiyorum.Öncelikle filmin yönetmeni veya senaristi ben olsaydım.Bloody Mary saçmalığını filme hiç katmazdım.Neden mi? çünkü ilk iki filmle alakası yok bunun..İkincisi fragmanında gördüğüm sahneri filmden çıkarmazdım..Aslında bunu Türkler de özel olarak yapmış olabilir yani tam bilmiyorum..Üçüncüsü ise anneannesinin şeytanla olan bağlantısını daha da aydınlatırdım ki izleyicinin aklında soru kalmasın.Ayrıca filmin en başında 2005 yılında Katy'nin anneannesinin ona verdiği kasetleri ablasına verirken ona ''anneannem bu video kasetleri biriktirme konusnda çok titizdi'' gibi bir cümle söyledi.Şimdi burada Katy'nin o kasetleri babasının çektiğini bilmesine rağmen,evinin de yanmış olmasına rağmen nasıl oluyor da bunu bu şekilde söylüyor bana çok saçme geldi..

Yazıyı aslında pek fazla uzatmaya gerek yok.Film mantık hatalarıyla,kurgu hatalarıyla ve çeşitli saçmalıklarla doluydu.Ve germesi gerekirken arada güldürmesi de filmin çizgisine yakışmadı.Çok büyük umutlarla gittğim filmden hayal kırıklığı ile dönüyorum.Sanırım üçleme olarak bir seri düşündükleri için 4.film çıkmayacak.Bence de çıkmasın zaten veya 3.filmi daha iyi bir şekilde çekilsin diyorum.Kısacası ortalama bir film olmuş.Keşke Contagion filmine gitseydim diyorum..

Filme Puanım:Üzülerek [6.2/10]

Not:Filmin fragman linkini de atayım filmi izledikten sonra karşılaştırın!
http://www.imdb.com/title/tt1778304/

15 Ekim 2011 Cumartesi

2012 Yılında Efsanenin 100.Yılı Anısına Titanic

Tüm zamanların en iyi filmi Titanic'in unutulmaz sahneleri,efektleri ve aşkıyla geri dönüyor.Ülkemizde 6 Nisan'da gösterime girmesi planlanan Titanic bu kez ilkinden farklı olarak 100.yılında 3D olarak vizyona girecek.Film hakkında pek fazla detaya girmeye gerek yok zaten efsanedir kendisi.

48.Antalya Altın Portakal Film Festivali

48.Antalya Altın Portakal Festivali'ni bu yıl televizyondan takip etme fırsatını buldum.Türkiye'nin en prestijli film festivaline yakışacak düzeyde olmaması yine geçen seneki organizaysonların birer kopyası oluşu bana göre festivalin kalitesini düşürüyor.Öncelikle jüri üyelerinin sadece kadınlardan oluşması bana göre en azından kadroya baktığımda delirmemek elde değil.Sinemadan anlayanı anlamayanı doluşturmuşlar sanki.Yapmaya çalıştıkları şey basit aslında.'Biz kadına çok önem veriyoruz bakın tüm jüri üyeleri kadınlardan oluştu''Ee kardeşim sen iyi güzel hoş bir davranışta bulunmuşsunda jüri üyesine öle baştan savma isimler alınır mı hiç?Kimse alınmasın isim de vermek istemiyorum ancak bence tam anlamıyla sınıfta kalmış,her film ödül alsın zihniyetiyle yapılmış oylamlarıyla kötü bir festivalin ilk ayağını oluşturdu jüri üyeleri...

İkinci yanlış nokta bana göre verilen ödüllerdi.Tüm filmleri izleme fırsatım olmadı ancak izlediklerim ve düşüncelerini her zaman önemsediğim bazı sinema yazarlarının da gene görüşünün bu yönde olması festival açısından kötü bir durum.Öncelikle festivalin favori filmlerinden Nar'ın sadece teselli ödülü gibi Jüri Büyük Ödülü ile dönmesi büyük bir ayıptı bana göre.4 tane dalda ödüle ulaşan ''Güzel Günler Göreceğiz'' filmi ise merak ettiğim filmlerden birisi.Festivalde abartılan filmlerin başında yer alan ''Zenne'' filminin geceden 5 ödülle ayrılması tartışılacak cinsten.Yine de Nar ve Geriye Kalan filmlerine ödül verilmesini haklı buluyorum.

Cümlelerimi burada bitirirken belirtmek istediğim bir diğer nokta daha var.2 sene sonra büyük bir gururla 50.yılını gerçekleştireceğimiz Altın Portakal'ın geriden kalan yıllara göre çok daha iyi olması en büyük temennim.Buna ilk olarak giyim-kuşamdan başlamak lazım.Tabi giyinmeyi bilmeyen bir toplum için oldukça zor bir madde gibi gözüküyor...