14 Nisan 2012 Cumartesi

Tüm Zamanların En Büyük Aşk Hikayesi ''Titanic''

20 Şubat 1998'de vizyona girdiğinde kimsenin tahmin bile edemeyeceği derecede başarı yakalayan tüm zamanların en iyi filmi Titanic bu kez 3D seçeneği ile batışının 100.yılı anısına bir kez daha sinemalarda gösterime girdi.Henüz 1998'de sinemaya gidemeyecek kadar ufak olduğum için hayatımın anlamı bu filmi hep sinemada izleyememenin burukluğunu yaşamıştım.Ta ki James Cameron Titanic'in 3D özelliği ile yeniden sinemalarda yerini alacağı bilgisini verene kadar...

Dünyalar benim olmuştu tabi ki.Hemen çıktığı haftasonu sinemada yerimi ayırttım ve filmi izledim.O kadar büyüleyici bir şey ki sanki ilk kez izliyormuşum gibi çoğu sahnesinde gözyaşı döktüm diyebilirim.Ve o unutulmaz son sahnede zaten bitmiştim...Film bittiğinde sinemadan nasıl çıktığımı hala dün gibi hatırlayabiliyorum.Tek kelimeyle olağanüstüydü...

1998 yılına kadar 1 milyon barajını dahi bir tane bile yabancı film geçemezken Titanic hala elinde bulundurduğu tüm zamanların en çok izlenen yabancı filmi unvanını almış oldu.31 kopya ile gösterime girdiği ülkemizde 2.844.022 kişi tarafından izlendi ve 181 hafta (3.2 yıl) vizyonda kalarak ayrı bir rekora da imza attığını söylemeliyim.Film ayrıca 2009 yılına kadar dünyada tüm zamanların en fazla hasılat yapan filmi olmayı da başardı.1.845.034.188 $ hasılat yaparak rekor üstüne rekor kıran film şimdi yeniden gösterime girmesiyle elde edilecek hasılatıyla James Cameron'ın diğer filmi Avatar'ı geçmeyi planlıyor.Umarım yeniden tüm zamanların en fazla hasılat yapan filmi olur.

Dünya sinemasının gördüğü en büyük aşkı konu alan Titanic sınıf farklılıklarına rağmen birbirlerinden vazgeçmeyi bir an olsun düşünmeyen Jack ve Rose'un aşkını konu alıyor.1912 yılında insan eliyle o güne kadar yapılmış en büyük araç olarak tarihe geçen Titanic 2200 yolcusuyla Amerika seferine çıkmaya hazırlanmaktadır.Tanrı'nın bile batıramayacağı söylenen gemi ilk seferinde buz dağına çarparak Atlantik'in karanlığına gömülmesini ve sona eren hayatları konu alıyor.Tabi James Cameron bununla da kalmıyor filme kurmaca iki karakter daha ekleyerek seyirciye doyumsuz bir aşk sunuyor.Gözyaşlarınızı tutamayacağınız bu aşktan çok şey bulacağınız kesin...

Filmin oyunculuk performansları epey önemli.Çünkü James Cameron oyunculuk üzerinde çok durmuş.Öyle ki Leonardo DiCaprio'dan önce rol Matthew McConaughey'e teklif edilmiş ancak McConaughey diğer filmleri nedeniyle bu projeyi kabul etmemişti.Kate Winslet için de aynı şey geçerli.Rose rolü için Cameron Diaz'ın bile ismi geçiyormuş!Neyse ki korkulan olmamış Leonardo DiCaprio ve Kate Winslet'i Hollywood'un zirvesine taşıyan filmde rol aldılar.Kate Winset filmde çok başarılı.Karakteri ile uyum içerisinde ve rolünde sırıtmıyor.Nitekim Oscar'a En İyi Kadın Oyuncu dalında aday oluyor.Leonardo DiCaprio ise Romeo+Juliet filminden sonra en iyi performansını sergiliyor Titanic ile.Ve Akademi tarihinin en yaşlı adayı Gloria Stuart'ı bu filmle tanıyoruz ve iyiki tanımışız diyoruz.87 yaşında Oscar'a En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu dalında aday olarak bir ilke imza atan Stuart rolünde çok başarılı ve inandırıcı.Ancak Gloria Stuart'ın Eylül 2010 tarihinde 100 yaşında ölmesi herkes gibi beni de üzmüştü.Filmde pek gözükmese de Titanic gemisinin efsanevi yolcusu olarak tarihe geçen Batmayan Molly Brown karakterini canlandıran Kathy Bates'de oldukça başarılı.Hollywood'un yaşayan efsanelerinden olan Bates'e bu karakter çok yakışmış..

Gelelim filmin bir efsane olmasını sağlayan James Cameron'a...James Cameron şu anda dünyanın en iyi dalışçılarından birisi ayrıca.Tam 33 kez Titanic batığına dalan Cameron gemideki yolculardan daha çok Titanic'in içerisinde kalmayı başarmış.Son başayatı Avatar'da teknik anlamda hala dünyanın en iyisi olduğunu kanıtlıyor bizlere.James Cameron Titanic'i batığı daha yakından incelemek için çektiğini söylüyor ve Titanic üzerine sürekli araştırmalar yapıyor.Her ne kadar oyuncularından en üst düzeyde verim almayı başaramayan bir yönetmen olsa da hala dünyanın en yaratıcı yönetmeni kesinlikle.

Ve müzikler...Celine Dion...Hepsi birer harika.Hala kulaklarımda çınlayan My Heart Will Go On şarkısını kim unutabilir ki ? Celine Dion'u Celine Dion Titanic'i de Titanic yapan en önemli ögelerin başını müzikler çekiyor bence.Şarkı benim de hala favori şarkım konumunda olunca bu onu benim için daha değerli kılıyor tabi.

Sonuç olarak Titanic benim hala dünyanın en iyi filmi ve hayatıma anlam katan bir olay.Başka söze gerek var mı bilemiyorum şimdi :)


 [9.7]




12 Nisan 2012 Perşembe

Korku Filmleri Kuşağı ''Train'' (2008)

Son yıllarda tökezleyen korku sineması genelde aynı konuyu evire çevire farklı boyutlara ulaştırarak izleyiciye beğendirme çabasında.Otel filminden sonra Orta Avrupa'da çekilen bir diğer korku filmi Train...Trenlerde geçen korku filmlerine pek rastlamayız ancak son yıllarda popülaritesi artan film mekanlarından birisi de trenler oldu.2008'de çekilen ve bana göre türünün başarılı örneklerinden The Midnight Meat Train filminden sonra izlediğim ikinci tren filmi.Peki başarılı mı ? derseniz cevabım hayır.!

Güreş Şampiyonası için Ukrayna'nın Odessa şehrine trenle gelecek olan Amerikalı bir grup güreşçi trenin hareket etmesinden bir gün önce yanlarına antrenörlerini de alarak bara eğlenmeye giderler.Ancak barda çıkan olaylar yüzünden otele saatinde dönemezler ve treni kaçırırlar.O sırada yanlarına gelen bir bayan onları Odessa'ya götürebilecek bir tren olduğunu söyler ve gerilim dolu tren saatleri başlar...

Film genel anlamda organ mafyalarını ve onların kurbanlarını konu alıyor.Senaryo kuvvetli aslında ama  kurgu zayıflığı dikkat çekiyor.Bilindik sahneler,konuşmalar senaryoyu yavanlaştırıyor.Bu da iyi bir konunun yeterince iyi işlenemediği anlamına geliyor.Örneğin Train filmine mekan anlamında benzer diğer korku filmi The Midnight Meat Train filminde senaryo daha başarılı çünkü orjinallik te söz konusu.Yine de kendini izlettiren bir senaryosu olduğunu belirtmeliyim.

Filmin oyuncuları vasat performansları ile dikkat çekiyor.Başroldeki Thora Birch tam bir felaket.Daha kötüsünü yapabilir miydi bilmiyorum ama yanlış seçim olduğunu biliyorum.Diğer yardımcı karakterler de vasatı aşamayan performansı ile seyir zevkini düşürdüler.Oyunculuk konusunda tek artı Ukraynalı oyuncularında filmde yer alması olmuş.

Yönetmen Gideon Raff ise 2.uzun metrajlı filminde ilkine göre daha başarılı.İlk filmi The Killing Floor bu filme göre daha kalitesi düşüktü.Raff bu filminde ne kadar klişe sahnelerde olsa izleyiciyi merakta bırakmayı başarıyor.

[5.2]

11 Nisan 2012 Çarşamba

Kült Türk Filmleri Kuşağı

Fazla televizyon izleyen birisi değilim.Ancak sinema filmleri ve takip ettiğim dizi olursa TV izlerim.Bu aralarsa başka bir merak içerisindeyim.Star ''Kült Türk Filmleri Kuşağı'' adı altında cumartesi gece yarısından sonra izleyicilerine kült olmuş Türk filmlerini izlettirmeyi amaçlıyor.Açıkçası bende çok merak ettiğim bu filmleri izlemek için gün sayıyorum.Farklı Dünya aracılığıyla da bu projeyi sizlere de tanıtmayı istedim.

Her cumartesi saat 01.30'da başlayacak Kült Türk filmleri bir döneme damgasını vurmuş fantastik filmleri içeriyor.İşte bu kuşakta yayınlanacak filmlerden bazıları:

+Sevimli Frankeştayn
+Demir Pençe
+Zagor
+Cango Ölüm Süvarisi
+Şeytan
+Süper Adam İstanbul'da
+Turist Ömer (seri)
+Keloğlan (seri)
+Nasrettin Hoca (seri)

Kült Türk Filmleri Kuşağının ilk bölümünde yayınlanacak film ise ''Dünyayı Kurtaran Adam'' olacak.

İyi seyirler :)