19 Mayıs 2012 Cumartesi

Korku Filmleri Kuşağı ''The Cabin in the Woods'' [2011]

The Cabin in the Woods belki de 2012 yılının en çok beklenen ve en çok beğenilen korku filmi şimdiden.Vizyona girdiğinden beri seyirciden,eleştirmenlerden övgüler alan filmin gişesi de parlak gözüküyor.Şimdiden 57 milyon $ hasılat yapan film henüz bazı ülkelerde gösterime girmedi.Merakla bekliyorum...

Korku filmlerini sıkça izleyenler bilir.Film 5 temel karakter üzerine kurulur.Sporcu,sürtük,sakin bir adam,bakire ve otçu karakterlerine sürekli rastlarız ve kurtulan genelde bakire olur.Ancak bu tür filmlerde karakterlerin ölümü bir katil tarafından olur genelde.The Cabin in the Woods bu karakterleri kullanarak çok farklı bir yol izliyor.Filmin aslında bu 5 temel karakteri klişe yaratmak amacıyla kullandığı da düşünülebilir.Ancak sonrasında beklemediğimiz bir şekilde gerçekleşen kurgusu film budur dedirtmeyi başarıyor.

Çoğu korku filminde olduğu gibi The Cabin in the Woods filmi de kadrosunu tanınmayan oyunculardan seçmiş.Tabi film 2009 sonrasında çekildiği için Chris Hemsworth o zamanlar pek tanınmıyordu.Hemsworth bu filmde karakterini iyi yansıtmayı başarıyor.Keza diğer oyuncular da öyle.

Filmin yönetmeni Drew Goddard ilk yönetmenlik deneyimiyle karşımıza çıkıyor.Daha önce Lost dizisinin yapımcılığını yapan,Cloverfield filminin de senaristliğini üstlenen Goddard başarılı bir projeyi daha bizlere keyifle izletiyor.Filmin diğer senaristi de Yenilmezler filminin yönetmeni Joss Whedon.

İMDb notu 7.9 olan The Cabin in the Woods oldukça iyi bir puana sahip aslında.Korku filmlerinde çok sık rastlanmayacak puanlar bunlar.Demek ki izleyicinin de bu filmi beğendiği anlaşıyor.Bir değil iki kez izlenmesi gereken filmlerden biri aslında.Gizli detayları ilk izlemede yakalayamayabilirsiniz.Korku film hayranlarının beğeneceği türden bir film.Sakın kaçırmayın !

[7.2]

11 Mayıs 2012 Cuma

Korku Filmleri Kuşağı ''Babycall'' [2011]

Son yıllarda gelişme kaydeden Norveç sineması korku filmleriyle de dikkat çekmeyi başarıyor.Şeytanın Oteli serisiyle büyük beğeni toplayan Norveç sineması şimdi de başarılı bir psikolojik/gerilim filmi çıkardı.Babycall.

Anna ve oğlu Anders,kocasının kendilerine şiddet gösterdiği gerekçesiyle çocuğunu alarak Oslo'da kimsenin bilmediği bir eve taşınır.Anna burada da rahat olmadığı için çocuğuna bebek telsizi alır ve yatmadan önce telsizi çalıştırır.İlk başlarda normal sesler gelen telsizden bir süre sonra bazı çığlıklar duymaya başlar ve olayları araştırmaya koyulur.

Sürpriz son bölümüyle dikkat çeken filmde yönetmenin izleyiciyi ters köşeye yatırdığı fikir çok iyi aslında.Biz Anna'nın daha çok bebek telsizinden çıkan sesleri araştırmaya yöneleceğini düşünürken yönetmen bu olaylara fazla değinmeden bizi Anna'nın hakkında sürpriz gelişmelerle ters köşeye yatırıyor.Aslında bu eksi bir nokta çünkü film bittiğinde aklınızda pek çok soru kalıyor.Bebek telsizinden çıkan seslerin kimden geldiğini filmin sonuna doğru anlıyorsunuz ancak o seslerin kimden çıktığını,orada neler olduğunu açıklamıyor film.Yönetmen bizden bunun için kafa yormamızı isterken bizi şoke ediyor ve son sahnede Anna hakkında gerçekleri açıklıyor.Açıkcası birçok Amerikan yapımı filmden edindiğim tecrübe üzerine Anna'nın bu durumunda bir terslik olduğunu filmin yarısında anlayabiliyorum ama yine de bu tarz filmleri çok izlemeyen birisi için şoke edici bir durum.

Burada aslında bir yönetmenlik başarısı yatıyor.Ne kadar filmde eksikler de olsa yönetmen Pal Sletaune başarılı bir iş çıkarmış.Daha önceki projelerinden Naboer adlı korku filmi de eleştirmenlerden olumlu eleştiriler almayı başarmıştı.

Filmin başrolünde Milenyum serisinin İsveç versiyonundan tanıdığımız Noomi Rapace var.Rapace  başarılı oyunculuğuyla filmin izlenebilirliğini arttırıyor.Özellikle de Helge'ye soğuk davrandığı sahnelerde başarılı.Kendisi İsveç doğumlu olmasına rağmen Norveç'in en başarılı oyuncularından!..

Amerikan korku filmlerinden bıkanlar,artık remake yada teen slasher izlemekten sıkılanlar için ideal bir film Babycall.Eksikleri olsa da izlenesi filmlerden birisi bence.Bu arada filmin ülkemizde gösterimde olduğunu da hatırlatayım :)

[6.5]

1 Mayıs 2012 Salı

2012 Gişe Rakamlarında Son Durum (2)

Uzun zamandır gişe rakamları hakkında geniş çaplı bir yazı yazamamıştım.Bugün itibariyle 4 ay geride kaldı ve sinemalara bu süre zarfında 20 milyon kişi gitti.Gelelim yılın en çok izlenen filmlerine:

+Fetih 1453 hemen herkesin tahmini üzerine yılın en çok izlenen filmi olmayı başardığı gibi 3 haftada tüm zamanların en çok izlenen filmi olmayı da başarmıştı.11.haftasına giren film 6.448.663 kişiyi sinemalara çekmeyi başardı.11.haftasında 96 salonda gösterimde olan filmin hasılatı da 55 milyon lirayı geçmiş durumda.

+Berlin Kaplanı vizyona girdiği zamanlarda epey tartışılmıştı.Orhan Gencebay ve Yavuz Seçkin Ata Demirer'in senaryoyu kendilerinden çaldığını iddia etmiş ve ortalık karışmıştı.Nitekim bu sinemaya da yansıdı ve Ata Demirer'in 3.9 milyonluk Eyvah Eyvah 2 filminin gişesinin epey gerisine düştü.Berlin Kaplanı 750 salonda gösterime girmesine rağmen 1.970.820 kişilik bir izleyiciye ulaştı ve şuan için 2.sırada kaldı.

+Tolga Çevik'in ilk komedi filmi Sen Kimsin ? vizyonun gişede başarıya ulaşan filmlerinden.473 salonda vizyona giren ve 1.583.513 kişi tarafından izlenen film 9.haftasına girdi ve 39 salonda gösterimde.

+Bu yılın en başarılı animasyonu olarak gösterilen Çizmeli Kedi ise gişe rakamıyla birçok iddialı filmi geride bırakmayı başardı.16 haftada 693.356 kişi tarafından izlenen film aynı zamanda tüm zamanlarının en çok izlenen 5 animasyon filminden birisi konumunda.

+Ünlü kadın oyuncuların rol aldığı Kurtuluş Son Durak ise gişede başarıya ulaşan Türk filmlerinden.210 salonda gösterime girmesine karşın 580.481 kişi tarafından izlenmeyi başarmış.

+Kitapçılarda yok satan ve haftalarca bir numarada kalan Açlık Oyunları serisinin ilk filmi sinemaya uyarlandı ve beklenen ilgiyi de gördü.Gösteriminde 6.haftasına giren ve 143 salonda gösterimde olan filmin şuan ki gişesi  570.706.

+Animasyon serilerinin beğenilen yapımlarından Neşeli Ayaklar 2 de başarılı gişe grafiği ile dikkat çekiyor.15 haftadır gösterimde olan filmin izleyici sayısı 527.259.

+İlk filminin elde ettiği başarıyı yakalayamayan ve yanlış zamanda ülkemizde vizyona girdiğini düşündüğüm Titanların Öfkesi gişede tam bir hayal kırıklığı yarattı.5.haftasında ve 90 salonda gösterimde olan filmin seyirci sayısı 378.274.

+Animasyon filmleri açısından karlı bir yılı geride bıraktığımızı söylemeliyim.Max Maceraları:Kralın Doğuşu'da gişede başarıyı yakalayan animasyonlardan.8.haftasına giren ve 17 salonda gösterimde bulunan filmin toplam rakamı 324.421'e ulaşmış durumda.

+Nicolas Cage'in çekimlerinin büyük bir bölümünü Türkiye'de yaptığı Hayalet Sürücü 2 filmi ilk filmin gişesiyle aynı tabloyla karşımızda.11.haftasına giren filmin gişesi 302.107 kişiye ulaştı.

+Kısa sürede vizyonu terkeden ve vizyonda kaldığı 4 hafta boyunca başarılı bir grafik çizen Karanlıklar Ülkesi:Uyanış son filminde 215.130 kişi tarafından izlendi.

+Dünyanın en popüler gençlik serisi olan Amerikan Pastası:Buluşma'da hayal kırıklığı yaratan filmlerden.4.haftasına giren filmin 137 salonda gösterimde olmasına karşın izleyici rakamı 214.992 kişide.

+İlk üçlemeden sonra yeniden çekilen Milenyum serisi bu sefer gişede iddialı.Ejderha Dövmeli Kız 9 haftada 178.265 izleyiciyi sinemalara çekmeyi başardı.Ancak film vizyondan çıktı.

+Şarkılarıyla ünlü Muppets filmi de gişenin başarılı filmlerinden.91 salona rağmen 165.686 kişi tarafından izlendi.

+Büyük iddialarla vizyona giren ve dünyanın en popüler şarkıcısı Rihanna'yı kadrosunda bulunduran Battleship'de beklediği ilgiyi bulamayan filmlerden.Henüz 2.haftasında olmasına rağmen ilk haftasına göre büyük bir çöküş yaşayan film 204 salonda gösterimde olmasına rağmen toplam izleyici rakamı halen 152.422 kişide.

Unknown (2011)

Liam Neeson Hollywood'un en çok aranan aktörlerinden bu aralar.Sadece son üç yılda 10 tane sinema filminde başrol oynayarak kariyerinde zirve yapmış durumda.Son üç yılda oynadığı 10 filmden sadece 5 tanesi izlememde hızına yetişemediğimi gösteriyor.Geçen yıl başrolünü oynadığı Kimliksiz filmi ise başarılı bir ajan filmi.Liam Neeson burada Dr.Martin Harris karakterine hayat veriyor.Her anlamda başarılı bir aksiyon-gerilim filmi izlemek isteyenler için birebir.

Dr.Martin Harris ve karısı Gina,Almanya'da bir biyoteknoloji sempozyumunda konuşma yapmak üzere Almanya'ya gider.Havaalanında çantasını unutan Dr.Martin Harris çantayı geri almak için döndüğünde bir taksiyle kaza yapıp nehre uçar ve hafızasını kısmen de olsa kaybeder.Ve büyük sır başlar.Martin Harris otele geri dödüğünde Dr.Martin Harris'ten bir tane daha olduğunu görür ve kendisinin Martin Harris olduğunu kanıtlamak zorundadır...

Filmin başından beri bizi Dr.Martin Harris olduğuna inandıran Martin Harris'in aslında biyoteknoloji alanında muhteşem bir buluşa imza atan Leo Bressler'ı öldürmek amacıyla yaratılan bir karakteri olduğunu anladığımızda şok oluyoruz.Karısının da ona yardım etmek amacıyla yanında çalışan bir ajan olduğunu öğrenince zaten gözümü kırpmadan filmi izledim.Çok iyi tasarlanmış bir kurguya sahip.Ayrıca senarist taksi şoförü olarak basit bir karakter seçerek işin içinden sıyrılmamış.Göçmen ve kaçak olarak Almanya'da yaşayan bir karakter ile Martin Harris'i karşılaştırarak filmin senaryosunun ne kadar güçlü olduğunu gösteriyor.

Oyunculara baktığımızda Liam Neeson'ı tartışmaya gerek yok zaten.Aksiyon tarzı filmler için yaratılmış bir adam sanki.Büyük Hata filmindeki oyunculuğu ile bu filmdeki oyunculuğu arasında ciddi kalite farkı var.Alman oyuncu Diane Kruger ise Wicker Park ve Troy filmlerinden sonra bir kez daha kendini gösterme fırsatını buluyor bu filmde.Güzel ama başarısız bir oyuncu:)

Filmin yönetmeni Jaume Collet-Serra sevdiğim ve işlerinde takdiri hak eden bir korku yönetmeniydi benim için.Ama bu filmiyle bize çok yönlü olduğunu da kanıtlıyor.House of Wax ve Orphan filmleriyle korku sinemasında önemli bir yere sahip yönetmen bu filmiyle kalitesini kanıtlıyor kesinlikle.Yönetmenin son projesi ise ABD'de büyük ilgi toplayan The River dizisi.Sevenlerine duyrulur :)

[7.2]