20 Mayıs 2013 Pazartesi

The Other Boleyn Girl (2003)

Diğer Boleyn Kızı
Britanyalı yazar Philippa Gregory'nin 2001'de yazdığı The Other Boleyn Girl kitabı zamanında tüm dünyada büyük bir ilgi uyandırmış ama özellikle patlamasını 2008'de çıkan sinema uyarlamasıyla yapmıştı.Birleşik Krallık tarihinin en önemli yıllarına tanıklık eden bu roman Tudor hanedanının gizli kalmış her şeyini ortaya sermişti.İngiliz yayın kuruluşu BBC'de 2003 yılında Diğer Boleyn Kızı adında bir TV uyarlaması çekti.1 milyon sterlini bile bulmayan düşük bir bütçe ile çekilen film olayların ilk kez perdeye yansıması bakımından önemliydi.

Baş rollerini Natascha McElhone (Mary Boleyn),Jodhi May (Anne Boleyn) ve Jared Harris'in (VIII.Henry)
paylaştığı film Mary Boleyn ve Anne Boleyn'in ihtiras,aşk ve şehvet dolu saray günlerine odaklanıyor.Kitabı okumuş ve çok sevmiş biri olarak özellikle filmi incelediğimde kitaptan fazlasıyla uzaklaşıldığı hemen göze çarpıyor.Filmin neredeyse yarısında normalde boynundan hiç çıkarmamasına rağmen bir türlü göremediğimiz Anne Boleyn'in B işaretli kolyesini hiç göremiyoruz.Bu küçük detay dışında Mary'nin ağzından ilerlemesi gereken filmin belgesel havası içerisinde kameralara konuşma şeklinde karakterlerin duygularını yansıtması da pek güzel durmuyor.Ayrıca Mary Boleyn'in kayıtlara geçen ilk çocuğunun Catherine olmasına karşın ikinci çocuğu olan Henry'nin  ilk çocuk olarak gösterilmesi de büyük bir yanlışlık.Yine kitapta Mary'nin,kardeşleri George ve Anne'in ilişkiye girmelerine inanmadığı yada inanmak istemediği görülürken filmde Mary'nin fikriymiş gibi bu ilişkiyi göstermek kitaba fazla sadık kalınmadığını gösteriyor.

16 Mayıs 2013 Perşembe

Görünmeyenler (2012)

Görünmeyenler
Yerli Paranormal Activity diye tabir edilen Görünmeyenler'i izledikten sonra aynı kanıya varmak çok kolay.Hollywood'un Uzakdoğu Sineması'ndan aldığı kopya filmler kabul görüyor da bizim kopya filmimiz neden kabul görmesin ?Görünmeyenler'e çok da fazla yüklenmemek lazım aslında.Kopya da olsa korku sinemamız için bir şeyler yapıldığını görebiliyoruz bu filmle.Ancak farklılık da şart.Caner Özyurtlu ile Serhat Hasanoğlu farklılığı senaryoda yapmaya çalışmış bir nevi.Yeni evlerine taşınan bir ailenin küçük kızının edindiği hayali arkadaşlarını sonradan görebilmemiz filmin farklı bir noktası.Ancak bu ne kadar doğru,tartışılır.

Karadedeler Olayı ile ülke sinemamızda da rağbet gören amatör kamera çekimi haliyle Gönünmeyenler'in de korkuyu gerçeğe dönüştürme çabasında önemli bir araç konumunda.Sahne geçişlerindeki video cızırtılarıyla seyirciyi germeyi de başarıyorlar.Ancak 80 dakika boyunca ne kamera çekimlerinden ne de evdeki kameralardan net bir gerilim hissedebiliyoruz.Son 10 dakikada filmin yaşattığı heyecan ilk 70 dakikasında kesinlikle yok.Sürpriz olmayan farklı bir son denemesiyle de kapanan filmin buradaki amacını film gişe yaptığında devamının geleceğinin bir işareti olarak yorumluyorum.Neyse ki korkulan olmadı ve film çok da iyi bir gişe başarısı gösteremedi.Gerçi bu tür maaliyeti düşük filmlerde bütçe de düşük oluyor,orası ayrı.

15 Mayıs 2013 Çarşamba

Hermano (2010)

Kardeş
Güney Amerika deyince akla ilk futbol geliyor.Haliyle de Arjantin,Brezilya ve Şili...Peki Venezuela ? Adını çok sık duymadığımız bu ülke ciddi anlamda ekonomisi gelişen ancak kenar mahallerinde çürüyen,yok olup giden hayatların var olduğu bir ülke Venezuela.2010 yapımı Hermano da Venezuela'nın kanayan bir yarasını da aslında gündemine alıyor.

Film çöplükte terk edilmiş şekilde bulunan bir bebek sahnesiyle açılıyor.Daha ilk dakikadan vuruyor seyirciyi.Bebeği alanların bir anne ile 3-4 yaşlarındaki çocuğu olduğunu görüyoruz sonra.16 yıl sonraya gidiyor film.Yetenekli iki genç futbolcunun futbol sahnesindeki performanslarıyla tanıştırıyor film bizi.Çöplükte bulunan Daniel ile abisi Julio'nun keşfedilişlerine tanık oluyoruz sonra.Ülkenin en büyük futbol klüplerinden biri gençleri değerlendirmek üzere klübe davet ediyor.Ve film gerçek anlamda başlıyor bu sahneden sonra.Film boyunca fakirliğin,suçun,namussuzluğun ve acımasızlığın en acı hallerine tanıklık ediyoruz.Çarpıcı bir final sahnesiyle noktalıyor yönetmen filmini.Düşünme sırası da seyirciye geçiyor.

13 Mayıs 2013 Pazartesi

Hayattan Korkma (2008)

Hayattan Korkma
Uzun zamandır izleme listemde bulunan Hayattan Korkma'yı izleyince hemen yazmak istedim.2008 yılında ülkemizde gösterime filmin yönetmenliğini Berrin Dağçınar yapıyor.Usta oyuncu kadrosuna baktığımızda ise Zeki Alasya,Tarık Papuççuoğlu,Haldun Boysan,Suzan Aksoy,Ceren Aksoy,Zeynep Eronat,Mert Fırat ve Sedef Avcı gibi isimler göze çarpıyor.Büyük isimlerin küçük performanslarını şimdilik bir kenara bırakacak olursak Hayattan Korkma,mevcut sisteme karşı oluşturulmuş eksiklerle dolu senaryosuyla ve yetersiz performanslarıyla beklenen seyir zevkini yaşatamıyor seyirciye.100 dakikalık uzunca bir süre içerisinde klasik Türk filmlerinden ibaret bir sonla bitmesi maalesef Hayattan Korkma'yı sinemamızın son yıllardaki hayal kırıklığı filmleri listesine sokuyor.

Aslında bir taraftan baktığımızda film dev oyuncu kadrosunu saymazsak düşük bir bütçe ile Balıkesir'in Göneç kasabasında çekilen küçük bir Ege filmi.Ancak işin içine bu kadar önemli bir kadro girdiğinde beklentiler ister istemez yüksek oluyor.Ne var ki film bittiğinde oyunculuk performansları ile düşünceleriniz hep olumsuz,hep olumsuz.