Amerikan korku sinemasının genç ve başarılı yönetmeni James Watkins'den bu sefer daha iddialı bir proje;The Woman in Black...Daha önce ilk yönetmenlik deneyimini Eden Lake (2008) ile yaşayan Watkins ilk filmiyle beğenimi kazanmıştı.Yönetmenin yeni filmi The Woman in Black'in kadrosunda dünyaca ünlü Harry Potter serisinden Daniel Radcliffe bulunuyor.Sadece Radcliffe'nin adının bulunması bile gişe başarısı için yeterli.Gerilim,gizem,dram türlerini barındıran film her anlamda izlenebilir, klasik hayalet filmlerinden pek sıyrılamayan ortalama bir film.
Film genç avukat Arthur Kipss'in ölen müvekkilinin miras işlemlerini halletmek için gittiği uzak ve lanetli bir kasabada yaşadıklarını konu alıyor.Susan Hill'in aynı adlı romanından sinemaya aktarılan film aslında klişelerle dolu.Hayaletler,intiharlar,küçük çocuklar,lanetlenmiş kasaba...Klişeleri içinde barındırdığı kadar izleyiciyi korkutmasa da germeyi başaran The Woman in Black'in belki de en büyük artısı bu senaryo anlamında.Yalnız belirtmeden geçmeyeyim;filmin son sahnesinde Arthur ile oğlunun ölmesi bana saçma geldi.Neden? Çünkü Arthur laneti kırmayı başarmıştı.Burada çelişki var sanki.Ancak yönetmen yine de güzel bir son hazırlamış seyirci memnun olsun diye.Filmin sonunda Arthur ile oğlu öldüğünde yıllar önce ölen karısına kavuşuyordu.
The Woman in Blac'i diğer klişe filmlerden ayıran özelliğin senaryo olmadığını söylemiştim.Ancak dekorlar,mekan ve kostüm başarısı gerçekten orjinal gözüküyor.Filmin çoğu sahnesi genelde malikanede geçiyor ve malikaneye verilen o karanlık ve kasvetli hava çok başarılı bir şekilde filme yansıtılıyor bu da izleyiciyi geriyor kesinlikle.Malikanedeki oyuncaklar bile filmin yakalamaya çalıştığı havaya başarıyla uyum sağlıyor.Filmin geçtiği malikanenin yeri de çok farklı.Sürekli gelgitlerin olduğu bir ada üzerinde kurulan malikanenin ana karayla bağlantısı gün içinde oldukça sınırlı.Tüm bunlar filmde yaratılmaya çalışılan gerilim ve korku havasını başarıyla yansıtıyor.
Yönetmen James Watkins'e bu filminden sonra daha çok dikkat kesileceğime eminim.İlk filmi Eden Lake (2008) ile beğenimi kazanan yönetmenin bende ilginç de bir anısı var.Eden Lake filmini izlerken (özellikle son sahnelerde) gözlerim dolmuştu.Bir korku/gerilim filminde bile bunu başarmak önemlidir.Yönetmenin ayrıca The Descent:Part 2,Eden Lake,Gone,My Little Eye filmlerinin senaryosunu yazdığını hatırlatayım.
Filmin oyuncu kadrosunda dünyaca ünü Harry Potter serisinin Harry'si Daniel Radcliffe,2 Oscar adaylı Janet McTeer ve Ciaran Hinds bulunuyor.Henüz 22 yaşında olmasına rağmen kariyerinde 8 Harry Potter filmi,bir kaç tv filmi ve dizisi bulunan Radcliffe artık oyunculukta tecrübe kazanmış olsa gerek bu filmde ortalamayı yakalıyor.Gelecekte Oscar ödüllü filmlerde onu görebilir miyiz bilmiyorum ancak değerlendirilmesi gerek bence.Kısa rolünün hakkını veren JanetMcTeer özellikle Albert Nobbs filmiyle büyük bir çıkış yapmıştı.The Woman in Black onun diğer türlerdeki başarısını göstermesi açısından önemli.
Uzun lafın kısası The Woman in Black içerisinde bolca klişe barındıran ancak kendini izlettiren,izleyicinin çeşitli cevaplar aramasını isteyen,izleyici geren ve sanat yönetimiyle konuşturan bir film.Ülkemizde de vizyona giren 105 bin civarında izleyiciye ulaşan filmin 17 milyon dolarlık bütçesine karşın dünyada 120 milyon dolardan fazla hasılat yaptığını belirteyim.Korku film hayranları için özel bir film olabilir.
[6.3]
Yaz Sezonu Filmleri [7]
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder