24 Ekim 2012 Çarşamba

Chernobyl Diaries (2012)

Çernobil Günlükleri
26 Nisan 1986'da tüm dünyayı binlerce yıl etkileyecek radyasyon felaketinin yaşandığı Çernobil kazasının izleri bugün hala silinebilmiş değil.Öyle ki Ukrayna'nın nüfusu 15 yılda 7 milyon kişi azalmış.Bu bir ülke için ne kadar kötü bir durum.Gelişmiş bir Avrupa ülkesinde doğum oranları %1'in altında bile olsa 15 yılda nüfusları en fazla 1-2 milyon azalma kaydeder.Ancak Ukrayna'nın durumu çok daha farklı ve zor.Bugün hayalet şehre dönen Pripyat o tarihlerde işçilerin yaşadığı bir şehirdi.Büyük tartışmalara sebep olan bu filmin de çekimleri Pripyat şehrinde yapıldı.Bilim insanlarına göre şehrin 900 yıl boyunca daha bu halde kalacağı öngörülüyor.Ancak tamamen radyoaktif partiküllerin yol olması için 48 bin yıl gibi çok uzun bir zamandan söz ediliyor!..

Chernobyl Diaries filmi ise olaylara bakış açısı daha değişik bir film.Film felaketin izlerini anlatmak yerine olayı daha basite indirgeyerek farklı bir bakış açısıyla yapılmış.Bu yönüyle film çok eleştiri alsa da ben bu tutumun yanlış olduğunu düşünüyorum.Elbette ki Çernobil faciasının etkilerini anlatan filmler çekilmeli.Ancak olayların üzerinden bu kadar yıl geçmesine karşın halen pek fazla değinilmemiş olması bu filmi yapanların sorunu değil.Paranormal Activity filminin yönetmeni olan ve diğer bölümlerin de yapımcılığını üstlenen Oren Peli olaylara farklı bir açıdan bakmış ve Paranormal Activity serisinden de örnekler sunmuş.



Filmde Avrupa ziyaretinde bulunan bir grup gencin Pripyat şehrini Yuri adından bir rehberin öncülüğünde ziyaret etmeleri konu alınıyor.Hostel (2005) filminde olduğu gibi gençlerin tanımadıkları ülkelerde başlarına neler gelebileceğine de değiniyor film.Çernobil faciasının farklı bir yönünü konu alan film eleştiri alsa da izlenmeyecek düzeyde bir film olmadığını kanıtlıyor.Hatta Oren Peli görünmeyen varlıklar da Paranormal Activity serisinden örnekler sunuyor.Bu yönüyle film sürprizlere açık olmasa da sonuna kadar merakta bırakıyor seyirciyi.

Filmin başarılı bir şekilde sunduğu radyasyon korkusu iyi bir şekilde işlenmiş.Filmde radyasyon sahneleri izlerken epey tırstığımı hatırlıyorum.Tabi bu korkudan değil.Sadece radyasyonun etkilerini düşününce o bölgede olduğumu düşünmesi bile korkutmaya yetiyor.Filmin en başarılı sahneleri de final bölüme doğru Amanda ve Paul'un radyasyondan etkilendiği o kaçış sahnesi kesinlikle.

Filmin yapımcılığını ve senaristliğini üstlenen Oren Peli Paranormal Activity serisinde yakaladığı başarıyı bu filmle yakalayamasa da bence izlenebilecek bir film ortaya koymuş.Yaşanan olayları istismar ettiği söylense de Peli kendi türünün gereksinimleriyle olaylardan bu şekilde yararlanmış.

Uzun lafın kısası Chernobyl Diaries yaşanan olaylara farklı bir bakış açısı sunan bir film olarak hafızalarda yer edinmeyi başarıyor.Eleştirinin iyisi kötüsü olmaz diyerek popülerliğini de kazanan ancak gişede parlayamayan bir film olarak da hatırlanacak.Hollywood'un  yeni malzemeler aradığı son dönemde Chernobyl Diaries aslında öncü bir film.Hollywood en kısa zamanda yaşanan olaylara farklı bir türde ve izleyicinin başını döndürebilecek bir film çekmeli.Tıp ki James Cameron'ın büyük bir deniz felaketinin altından muhteşem bir aşk hikayesi çıkarmayı başardığı Titanic gibi...

Film Değerlendirmesi [D] [5.3]


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder