31 Mart 2012 Cumartesi

Shark Night 3D /2011/

Köpekbalıkları tarih boyunca bazı insanların geçim kaynağı olurken,bazısının da ölümü olmuştur.Bu yüzden köpekbalıkları pek sevilmez.Sevilmediği gibi de korku filmlerine çok konu edilir.Bugüne kadar köpekbalıklarını konu edinen ve gişe rekorları kıran Jaws serisinden sonra pek başarılı filmler izleyemesek de bu film denizde dehşet sevenler için bire bir..Jaws serisini izlediğimde ailemden çok önemli bir bilgi de öğrenmiştim.Jaws filmi çekildiğinde Amerikalılar uzun süre denize girmekten korkmuşlar ve filmin etkisinde uzunca bir süre kalmışlar.İlk duyduğumda bende inanamamıştım ama sonra araştırınca gerçek olduğunu anladım.Ancak Shark Night filminin böyle bir etkiyi yaratması ihtimal dışı.Yanlız filmde dikkatimi çeken önemli nokta mekan olarak bir gölün seçilmesiydi.Çünkü genelde köpekbalıkları okyanuslarda ve denizlerde olur denir.Ancak bu film bu tabuları yıkarak tuzlu su göllerinde de köpekbalıklarının yaşayabileceklerini anlatmaya çalışıyor.

Filmin konusu ise üniversiteden mezun olmak için hazırlanan öğrencilerin hafta sonu dinlenmek amacıyla Sara adlı arkadaşlarının göldeki evlerine gitmelerini ve burada yaşadıkları dehşet verici saatleri konu alıyor.Filmde asıl anlatmaya çalışılan aslında Sara'nın 3 yıl önce terkettiği eski sevgilisi Dennis'in o ve arkadaşlarından intikam almak için köpekbalıklarını kullanması.Evet film bu yönüyle diğer köpekbalıklı filmlerden ayrılıyor ve sıradanlıktan kurtuluyor.Özellikle ilk yarım saati ile son 15 dakikası çok sürükleyici ancak kurgu tam sağlanamadığı için filmin ortasına gelindiğinde sıkılabiliyorsunuz.

Filmin oyunculuk performansları vasat.Biraz gerçekçi çığlık bile atamayan kızlarla dolu bir film seyrettikten sonra beğenmem pek mümkün olmuyor ama en iyi performansın Chris Carmack'a ait olduğunu söyleyebilirim.Piranha filmi gibi oyuncuların porno filmi görüntüsüne düşmemeleri çok iyi olmuş tabi.Son zamanlarda moda olan korku-gerilim-erotizm üçlemesini de yıkan bir film.

Filmin yönetmeni David Ellis Son Durak ve Tımarhane gibi başarılı gerilim filmlerinin yönetmeni.Genelde korku filmlerine imza atan yönetmen bence başarılı bir kariyer sahibi.Shark Night diğer filmlere göre biraz daha vasat dursa da izlenmeyecek bir film değil kesinlikle.

Bu filmi beğenenlere;
Jaws 1-2-3-4 öneririm.İyi seyirler..:)

[4.4]

24 Mart 2012 Cumartesi

2012 Gişe Rakamlarında Son Durum

Bu hafta ile 2012 yılının ilk 3 aylık maratonunu tamamlamış olacağız.Şu ana kadar seyirci rakamları son yılların en iyisi olmasına karşın ilerleyen haftalarda vizyonun tozunu attıracak bir filmin henüz görünürde olmaması da işin kötü yani.Gerçi efsanenin 06 Nisan'da gösterime gireceğini söylemiştik.3D olarak batışının 100.yılında tekrar vizyona girmeye hazırlanan Titanic umarım gişede ortalığı birbirine katar.:)

+İlk olarak yine Fetih 1453'ten başlamalıyım.Beklenildiği gibi 6 milyon barajını da geçen Fetih artık duracak gibi.5.haftasını da 343.374 kişiyle tamamlayan film toplamda 6.009.783 kişi tarafından izlenerek rekoruna rekor kattı.438 salonda yayınlandığı 5.haftasında filmin hasılatı da 50 milyon lirayı geçmiş oldu.6.haftasına da 300 küsür salonla giren film tahminimce 6.500.000'a yaklaşır 2-3 haftada.

+Geçen hafta 1 milyon barajını geçen ve 3.haftasında 208.556 kişinin izlediği Sen Kimsin ? filmi de düşüşte.348 salonda yayınlandığı 3.haftasından sonra bu hafta salon sayısı 200 küsürlerde.Filmin toplam izleyici rakamı da 1.291.962 kişi.

+Haftanın iddialı iki Türk filmi SüperTürk ve Patlak Sokaklar:Gerzomat filmleri haftayı hüsranla kapattı.Tamer Karadağlı'nın ilk yönetmenlik deneyimi olan film 207 salonda vizyona girmesine rağmen  44.286 kişi tarafından izlendi.Patlak Sokaklar:Gerzomat ise 126 salonla vizyona girmişti geçen hafta.52.347 kişi tarafından izlenen film salon sayısına oranlandığında SüperTürk'e göre daha iyi durumda.Ancak her iki filmde 100 bin barajını geçebilir mi ? Sanmıyorum.

+Robert Pattinson'lu Aşkım Benim haftanın sürpriz filmlerinden biriydi.25 salonda vizyona girerek şaşırtan filmin dağıtımcısının neden böyle bir hata yaptığını çözemedim.Genç kızların sevgilisi Robert Pattinson oldu mu hiç izlenmez mi ? İzlenir tabi.Film 25 salonda vizyona girdi ama 10.193 kişiyi de sinemalara çekmeyi başardı.Çok başarılı bir rakam değil belki ama salon sayısının azlığına rağmen iyi aslında.

+Geçen haftanın filmi olarak Take Shelter/Sığınak filmini seçmiştim.Yılın en bağımsız filmlerinden olan Sığınak ülkemizde de vizyona girdi nihayet.Ancak filmi sinemada izlemek zor çünkü 15 salonda gösterimde.3 büyük il ve Tekirdağ'da gösterimde olan filmin ilk hafta gişesi 4.468.

+Ve şimdi meraklıları için küçük bir liste hazırladım.Bu yılın Oscar ödülü alan ve aday olan filmlerinin gişelerini aşağıda bulabilirsiniz..:)

1)Ejderha Dövmeli Kız      Max Salon:84  Hafta:7  Seyirci: 177.861
2)Hugo                            Max Salon:90  Hafta:8   Seyirci:109.064
3)Paris'te Gece Yarısı       Max Salon:41   Hafta:15 Seyirci:102.876
4)Senden Bana Kalan        Max Salon:43  Hafta:4   Seyirci:  71.890
5)Artist                             Max Salon:27  Hafta:8   Seyirci:  52.587
6)Savaş Atı                       Max Salon:38  Hafta:7   Seyirci:  45.667
7)Demir Leydi                  Max Salon:30   Hafta:10 Seyirci:  40.861
8)Marilyn ile Bir Hafta      Max Salon:30   Hafta:5   Seyirci:  35.385
9)Kazanma Sanatı             Max Salon:25  Hafta:11 Seyirci:   35.104
10)Köstebek                     Max Salon:27  Hafta:4    Seyirci:  25.431
11)Sürücü                        Max Salon:26   Hafta:6   Seyirci:  18.647
12)Nedimeler                    Max Salon:40  Hafta:6    Seyirci:  16.640
13)Jane Eyre                    Max Salon:9     Hafta:8   Seyirci:    9.461
14)Bir Ayrılık                   Max Salon:3    Hafta:23   Seyirci:   9.358
15)Duyguların Rengi         Max Salon:14   Hafta:5   Seyirci:    7.372
16)Hayat Ağacı                Max Salon:11   Hafta:4    Seyirci:    4.077

15 Mart 2012 Perşembe

Haftanın Dizisi: Eve Düşen Yıldırım /Bölüm 1/

Altı aydır yazılarımı yazdığım sinema bloğum Farklı Dünya'da yeni bir köşe açmaya karar verdim.Artık sadece sinema alanında değil televizyon izlemeyi pek tercih etmesem de internet üzerinden izlediğim dizileri burada paylaşmayı düşünüyorum.Her hafta yayınlayacağım bir dizi hakkında yazıda görüşlerimi belirteceğim.Bu hafta Türk dizisiyle başlayalım:)

Başrollerini Murat Han,Gizem Karaca,Seda Akman ve Mehmetcan Mincinozlu gibi isimlerin paylaştığı Eve Düşen Yıldırım son dönem Türk dizilerine yeni bir soluk getiriyor.Yapımcılığını da Fetih 1453 filminin de yapımcılığını üstlenen Fatih Aksoy yapıyor.Yönetmenliğini de Mehmet Bahadır Er'in yaptığı dizi ilk bölümüyle geçen cuma akşamı gösterildi.

Nahid Sırrı Örik'in aynı adlı eserinden televizyona uyarlanan dizi babası ölmüş 18 yaşındaki genç ve güzel bir kızın yıllardır görmediği amcasının evine yerleşmesiyle başlayan olayları anlatıyor.Dizide Muazzez karakterini 2011 Türkiye ikinci güzeli olan 20 yaşındaki Gizem Karaca canlandırıyor.Henüz ilk dizisi olmasına rağmen başarılı bir grafik çizen Karaca dizide beklediğimin aksine sempatik ve neşeli.Bu tür oyunculuğa yeni adım atmış veya mankenlikten oyunculuğa geçiş yapan kişiler genelde ilk projelerinde epey bir bocalama yaşıyorlar.Özellikle ekranda çok sönük kalabiliyorlar.Tüm bu olumsuzlukları beklediğim Gizem Karaca beni yanılttı ve ilerisi için umut verdi diyebilirim.

Dizide Namık karakterini canlandıran deneyimli oyuncu Murat Han kalitesini nedense bu dizide gösteremiyor.Los Angeles'da oyunculuk akademisi bitiren biri için fazlasıyla kötü performans beni şaşırttı doğrusu.37 yaşındaki oyuncu daha önce yer aldığı Mutluluk ve Vicdan filmlerinde adeta döktürürken bu dizideki performansıyla beni şaşırttı.Açıkçası hiç samimi bulamadım kendisini.Karakterine çok zıt geldi bana.Daha önce Ömre Bedel dizisinde de oynayan Han epey bir performans düşüşü yaşamış galiba.Belki de rol için yanlış seçim.!

Dizinin başarılı oyuncularından Seda Akman bugüne kadar büyük rollerde pek göremediğimiz oyunculardan.Ancak canlandırdığı karakterden olsa gerek çok güzel bir performansı var.Oturuşuyla,duruşuyla tam bir Şaheste olmuş.Tebrikler vallahi.

Dizinin yakışıklı oyuncularından Sait karakterini canlandıran Mehmetcan Mincinozlu sempatik bir isim.Henüz kariyerinin ilk basamaklarında olan oyuncu fırsatını bulabilirse ileride çok iyi projelerde yer alabilir.

Ve  genel anlamda görüşümü belirtmeliyim sanırım.Diziyi çok beğendim.Bu sene Gün Akşam Oldu gibi harika bir diziyi 4 bölümde harcayan Show tv bakalım Eve Düşen Yıldırım dizisine kaç bölüm biçecek.Dizinin ikinci bölümde Çağatay Ulusoy'un konuk oyuncu olarak yer alacak olması tamamen reyting yapma amaçlı.Yinede dizi sezon sonunda kadar en azından yayında kalacaktır.Çok sevdiğim Nahid Sırrı Örik'in eserinden uyarlanan dizi şuanlık başarılı bir görüntü çiziyor.Bakalım 2.bölümüyle de haftanın dizisi olabilecek mi?

Eve Düşen Yıldırım/Show Tv/Cuma/22.30

12 Mart 2012 Pazartesi

09-11 Mart Gişe Rakamları

Bu hafta vizyona tam 7 film girdi.Hepsi birbirinden iddialı filmler olmasına rağmen çoğunun gişe başarısı gösteremeyecek olması da beklenen bir şey.Fetih 1453'ün damgasını yine vurduğu hafta sonu rakamlarına gelin göz atalım...

Haftanın yeni filmlerinden çocuklara hitap eden Max Maceraları:Kralın Doğuşu gişede en iddialı yeni filmlerden diyebiliriz.160 salonda tüm ülkede vizyona giren filmin hafta sonu rakamı 105.786 oldu.Oldukça iyi bir açılış yapan film animasyon ihtiyacını da gidermiş oldu.Filmin haftalık gişesi de 170.000 civarı olacaktır.

Haftanın en merak ettiğim filmi John Carter:İki Dünya Arasında filmi ise hayal kırıklığı yaratan filmlerden.147 salonda vizyona girmesine rağmen 48.527 kişiyi sinemalara çekmeyi başaran film gişede başarı sağlayamayacak gibi.Filmin ilk hafta gişesinin 80.000 civarında olacağını tahmin ediyorum.
20.352
Gizemli Adaya Yolculuk filmi de haftanın bir diğer 3D filmi.97 salonda Türkiye'nin bazı kesimlerinde seyirci ile buluşan film haftanın en az iddialı filmlerinden birisi.Gişede 150.000 hedefine belki ulaşır dediğim filmi hafta sonunda 47.573 kişi izledi.Salon sayısına oranla yarı yarıya izleyici rakamına ulaşan film aslında John Carter filminden daha başarılı.

Harry Potter serisinin yıldızı Daniel Radcliffe'nin başrolünü oynadığı gerilim türündeki Siyahlı Kadın haftanın izlenen filmlerinden birisi.42 salonda vizyona girmesine rağmen 20.264 kişiyi sinemalara çekmeyi başaran filmin gişe başarısında Radcliffe'nin başarısı çok büyük.Haftalık gişesi de 30.000 civarında olacaktır.

Tahmin ettiğim gibi haftanın hüsran filmi Seninki Kaç Para? oldu.Başrolünde Vatan Şaşmaz'ın yer aldığı komedi filmi hafta sonunda hüsrana uğradı.81 salonda gösterilmesine rağmen 5.301 kişi tarafından izlenen film bu gidişle 50.000 barajını geçemeyecek.Zaten tahmini gişe rakamı da en fazla 30.000 olur.Komedi filmi isteyenlere önerilebilir tabi.

Başrolüne Sam Worthington gibi Avatarlı bir yıldızı barındıran suç türündeki Teksas Ölüm Tarlası az salonda vizyona girdiği için tüm ülkeye henüz ulaşamadı.Henüz İzmir'de bile gösterilmeyen film 22 salonda vizyonda.
Filmin hafta sonu gişesinin 2.292 kişi olduğunu belirteyim.Zaten büyük ihtimalle filmin 10.000 barajı altında kalacak gibi.Gerçi 10.000 rakamını geçerse de şaşırmamak lazım.

Bana göre haftanın filmine geliyoruz şimdi.Sadece 3 salonda vizyona girdiği için henüz sinemada izleme imkanı bulamadığım Elveda İlk Aşk fragmanına göre oldukça iyi bir aşk filmi görüntüsünde.İzlemek için can attığım filmi hafta sonunda 452 kişi izledi.Aslında sevindirici nokta 1.000 barajının altında kalmayacak olması.Kesinlikle haftanın filmi!







Gelelim Fetih 1453 filmine...Hafta sonunda 382.088 kişi tarafından izlenen film 6 milyon barajını da garantiledi.Toplam seyirci rakamı 5.425.079 kişiye ulaşan film bu haftalık gişesiyle 5.600.000 kişiyi de geçecektir.Henüz 523 salonda yayınlanan film geçen haftaya göre yaklaşık 150 salon kaybetmesine rağmen halen lider.Maalesef hedef 7 milyon diyemeyeceğim ama 6 milyon da çok çok iyi bir rakam tabi.Türkiye'de bir filmin bu kadar çok izlendiğini görmek muhteşem bir şey.






Tolga Çevik başrolündeki Sen Kimsin ? haftanın şaşırtan filmlerinden aslında.Tahminimce 250.000 civarında izleyici beklediğim filmi bu hafta sonu 320.334 kişi izledi.Büyük bir başarıya imza atan film ilk hafta gişesini de yakalayacak hale geldi.Toplam izleyicisi 951.934 kişiye ulaşan film 1.500.000 barajını geçecek gibi görünüyor.Filmin salon sayısı da ilk haftadan 31 salon azalarak 442 salona gerilemiş durumda.

Geçen haftanın gişede kaybedeni İyi Olan Kazanasın bu haftasonu rakamıyla beni şaşırtmış durumda.20.352 kişi tarafından hafta sonunda izlenen film benim tahminimin epey üstüne çıkmayı başardı.İlk haftasonu rakamına yakın bir izleyici elde eden film bu zorlu haftadan galibiyetle çıktı kesinlikle.Filmin toplam seyirci sayısı da 63.865 kişi olmuş durumda.100.000 barajı hala imkansız ancak yaklaşacağına şüphem yok.Zaten film 2.haftasına da 98 salonda başlaması büyük avantaj yaratmıştı.

Clint Eastwood'un son filmi J.Edgar gişenin iddiasız filmlerinden birisi.Haftasonu 6.449 kişi tarafından izlenen film ilk hafta rakamına ulaşabilir gibi ancak bundan sonraki haftalar için umutlu konuşmak zor gibi.Dilerim 50.000 barajına çok yaklaşır.

Cumartesi görüşmek üzere :)

11 Mart 2012 Pazar

Türk Sinemasında Devrim:Fetih 1453 (2011)

Türk sinema tarihinde gurur duyarak herkese izletebileceğimiz kaç filmimiz var ?Aslında tahmin etmek zor değil sayarsak en fazla 35 tane film çıkarmış oluruz herhalde.60 yıldan fazladır süregelen sinemamızda maalesef bu tür filmlerin sayısı çok az.Bu filmlerin en farklısı ise Fetih 1453.Çünkü Türk sinemasının en büyük bütçeli ve en iyi savaş filmi.Genelde dram tarzı filmler çekmekten hoşlanan yönetmenlerin aksine bu tarz projelerin yapılması takdire şayan elbette.Fetih 1453 bazı kesimlerin olumsuz eleştirilerini çekmesine karşın çok başarılı bir yapım.

Filmde bildiğimiz gibi İstanbul'un fethi konu alınıyor.Ancak tek bir bakış açısıyla değil.Çok geniş bir perspektifte ele alınan konu önce Medine'den başlıyor ve çeşitli Avrupa Krallıklarının'da içinde bulunduğu durum aktarılıyor.Filmin yarısı fetih hazırlıkları yarısı da fetih sahnelerinden oluşuyor diyebiliriz.Filmde fetih sahnelerinde fetih'in gerçekleştiği günlerin doğruluğunun tartışıldığını da geçenlerde bir tarihçinin yazısında okumuştum.Senaryoda hatalar olduğunu yazmış.Haklı kesinlikle.Senaryoda bilgi eksikliğinin yanı sıra tam bir bütünlük yok.Biraz parça parça hazırlanmış izlenimi veriyor.Yine de bilgi verme amaçlı sahneleri çok iyi.
Bence senaryo çok daha deneyimli bir tarihçinin elinden çıkmış olsaydı bu tür ufak sorunlarla karşılaşılmazdı.

Filmin tarih danışmanlarının pek dikkate alınmadığı da tartışılan konular arasındaydı.Hülya Tezcan,Gülgün Köroğlu,Adem Saraç gibi isimlerin danışmanlığını yaptığı filmde bana göre ufak eksiklikler dışında başarılı.Tarihlerin yanlışlığı tartışılır ancak genel anlamda başarılı.

Filmin kostümden sorumlu Canan Göknil ve ekibi de çok başarılı.Medine halkı,Osmanlı halkı,İmpratorlar çok başarılı bir şekilde döneme uyarlanmış,övgüyü hak ediyor.Ve gelelim ara ara kulan verdiğim müziklerine.Özellikle çok dikkat ettiğim nokta müziklerde İslami temanın ön planda olması.Zaten biraz dikkat ettiğinizde bu anlaşılıyor.Dünyaca ünlü birçok filmin müziklerinin altına imzasını atmış Benjamin Wallfisch başarılı.Özellikle fetih sahnelerinde müziğin de girmesiyle tüylerimin diken diken olduğu anları anımsayabiliyorum.

Filmde Ulubatlı Hasan karakterinin gerçek olup olmadığı hala tartışılırken filmde onun daha çok ön plana çıkarıldığını düşünenlere pek anlam veremedim.Filmde zaten oyuncuları ön plana atma amacı yok.Eğer öyle olsaydı Cesur Yürek,Gladyatör gibi filmler karşımıza çıkardı.Filmde savaşın daha ön planda olduğunu göstermek için Sultan Mehmed'e bile çok fazla yer verilmediği sahneler var.Zaten savaş filmlerinin de anlamı bu.Oyunculuklar çok ön plana çıkmamalı.Çıkmıyor da.Sultan Mehmed karakterini canlandıran Devrim Evin'in ne kadar doğru bir tercih olduğu tartışılır ancak estetikli burnunun filmde çok göze çarpması hoş durmuyor.Ulubatlı Hasan rolündeki İbrahim Çelikkol en iyi performansa sahip.Sultan Mehmed ve Giovanni ile olan kılış sahneleri çok güzel.Geleceği parlak oyunculardan birisi.Diğer yan roller başarılıydı bence.Oyuncuların dış görünüşlerine önem vermeleri çok iyi.Erkeklerin kaslı olması izleyicinin gözüne batmıyor bunun sonucunda.

Gelelim filmin en iddialı bölümüne.Filmde görsel efektler ve mekan tasarımları üst düzeyde.Özellikle mekan tasarımı kusursuz.Mekke ve Konstantinapolis şehirleri göz alıcı.Çok titiz bir çalışma olduğu belli oluyor hemen.
Efektlere geldiğimizde yine çok iyiydi diyebiliyorum ancak topların atış sahnesi çok basit geldi bana.Daha başarılı olmasını beklerdim..

Sonuç olarak filmden mutlu ayrıldım.Türk tarihinin en önemli olayı olan İstanbul'un fethinin bu kadar başarılı bir şekilde uyarlanacağını açıkçası tahmin edememiştim.Projede emeği büyük olan Fatih Aksoy Recep İvedik vakasından sonra adını unutulmazlara yazdırmayı başaracak gibi gözüküyor.17 milyon liralık bir film için fazlasıyla iyi.Fatih Aksoy'un ileride Malazgirt Savaşı veya Çanakkale Savaşı'nı anlatacağı bir film çekmesi çok iyi olur bence.İsteyince oluyor sonuçta.Kısacası iyisiyle kötüsüyle Türk sineması için temel taşı olan filmlerden birisi.

[7.9]


02-08 Mart Gişe Rakamları



Geçen hafta tüm zamanların en çok izlenen filmi olmayı başaran Fetih 1453 hafta içinde de yazdığım gibi şayet 5 milyon rakamını bu hafta geçerse 6 milyona yaklaşır demiştim.5 milyonu geçti ancak şimdi ortada salon sıkıntısı var.Film 4.haftasına 523 salonla yani 134 salon kaybına uğradı.Tahminime göre de Fetih 1453 4.haftasını en fazla 550.000 kişi tarafından izlenecek.Bu da 5.600.000 rakamını yakalaması demek oluyor.Yani 6 milyon hala hayal değil.Umarız 6 milyon barajını da geçer.






Haftanın en çok konuşulan filmi Sen Kimsin ? oldu.Televizyon,gazete vb. medya organlarında adından söz ettiren filmin ilk haftası da olumlu geçti.473 salonla vizyona giren ve hafta sonu rakamıyla
1 milyon sözü veren film sözünü tutmuş oldu.Henüz ilk haftasında 631.600 kişi tarafından izlenerek büyük ilgi gördü.Ancak filmin ikinci haftası gişede tahminimce pek başarılı olamayabilir çünkü bu hafta vizyona 7 film girdi.Ayrıca salon sayısı da 475'ten 442'ye düşerek sinyal vermeye başladı.Ancak olumlu bir yanı var ki 1 milyon barajı garanti gibi.




İlk haftasını 40.000 kişi civarında kapatmasını beklediğimi yazmıştım hafta içi.Tahminim de tuttu.İyi olan kazansın ilk haftasını 43.408 seyirci ile noktaladı ancak 50.000 rakamını göremediği için 100 bin barajını geçmesi imkansız oldu.Filmin 2.haftasında gişesi merak konusu ancak tahminimce bu hafta sonu en fazla 5-7 bin kişi arasında izlenir.Salon sayısının ilk haftaya göre aynı (98) olduğunu belirteyim.





J.Edgar filmi hakkında gişe için yazılacak bir şey yok aslında çünkü zaten salon sayısı düşük. Filmin bu haftaki gişesi 13.910 kişi oldu.Aslında 31 salonda yayınlandığını düşünürsek fena bir rakam değil ancak daha hafta içi yazdığım yazıda söylediğim gibi 50.000 barajını geçmesi imkansız.2.haftada salon sayısı 31'de kaldı ancak seyirci sayısı daha da düşecektir.





Pazartesi görüşmek üzere :)


8 Mart 2012 Perşembe

2012 Gişe Rakamlarında Son Durum

Hepimizin beklediği an pazartesi akşamı gelmişti.Fetih 1453 tüm zamanların en çok izlenen Türk filmi unvanını eline geçirdi.Film 3.haftasına Sen Kimsin ? filminin girmesiyle orta çaplı bir salon kaybı yaşadı.2.Haftasında 826 salonda yayınlanırken 3.haftasına 657 salonla girdi.Filmin 17 günde izleyici rakamı da 4.651.715 kişiye ulaştı.Cumartesi günü bu haftanın rakamlarını alacağımız için henüz Fetih 1453 filminin 3.hafta toplam gişesi hakkında net bir verimiz yok.Ancak tahminime göre 5.000.000 izleyiciyi 3.hafta sonunda bulmuş olur.Eğer tahminim doğru çıkarsa ve 4.haftasına pek fazla salon kaybı yaşayarak girmezse filmin gişesi 6.000.000 rakamına ulaşabilir.Benim tahminim ise şuanlık 5.750.000 civarı.Bekleyip göreceğiz..!




Gelelim vizyonun yeni filmi Sen Kimsin'e.Ata Demirer,Yılmaz Erdoğan,Cem Yılmaz,Şahan Gökbakar gibi komedyenlerden sonra kendi filminde oynayan oyuncular kervanına Tolga Çevik'te katıldı.Özellikle Komedi Dükkanı ile milyonları kendine hayran bırakan Çevik'in bu ilk filmi gişede ilk haftasında büyük başarıya imza atacak gibi görünüyor.473 salonda vizyona giren filmi hafta sonu 362.798 kişi izledi.Film bu rakamıyla 1 milyon barajını geçerim mesajını da vermiş oldu.Büyük bir sürpriz olmazsa 1 milyon barajını geçecektir.




Bu hafta vizyona giren filmlerden İyi Olan Kazansın/This Means War ünlü oyunculardan oluşan kadrosuyla dikkat çekiyor.Tom Hardy,Reese Witherspoon ve Chris Pine gibi gişe yapan isimlerden oluşan film 98 salonla Türkiye'de de vizyona girdi.Fetih 1453 ve Sen Kimsin ? filmlerinin gölgesinde geçirdiği hafta sonunu 23.039 kişiyle kapattı.Salon başına izleyici sayısı pek de yüksek olmayan filmin ilk haftasını 40.000 kişi civarından kapatmasını bekliyorum.Alternatif komedi/aksiyon arayanlar için ideal bir film.

Gelelim haftanın son filmi J.Edgar filmine.Clint Eastwood imzalı ve başrolünde Leonardo DiCaprio gibi başarılı bir oyuncuyu filmine katmayı başaran Eastwood istediğini Oscar Ödülleri'nde alamasa da gişede almayı hedefliyor.Türkiye'de 31 salonda vizyona giren filmin ilk hafta sonu rakamı 8.539 kişi olarak açıklandı.Ancak filmin toplam gişesinin 50.000 rakamını geçemeyeceğini şimdiden söyleyeyim.

Cumartesi görüşmek üzere..:)

5 Mart 2012 Pazartesi

1.Farklı Dünya Ödülleri /Part 3/

En İyi Kurgu Ödülü

Kazanan:
We Need to Talk About Kevin /Joe Bini

Adaylar:
The Artist /Anne Sophie Bron
Hugo /Thelma Schoonmake
The Descendants /Kevin Tent
The Girl with the Dragon Tattoo /Kirk Baxter /Angus Wall

+Ve benim filmime geliyoruz 4 dalda aday yaptığım Kevin'ın en iyi yanı kurgusu ve senaryosuydu zaten.Oyunculuk dehşetti onu saymıyorum zaten:) Adaylardan The Girl with the Dragon Tattoo dışında ödülü çok hak eden bir film yok doğrusu.

En İyi Kostüm Ödülü

Kazanan:
Jane Eyre /Michael O'Connor

Adaylar:
Hugo /Sandy Powell
The Artist /Mark Bridges
Albert Nobbs /Pierre Gayroud
W.E /Arianne Phillips

+Jane Eyre filmini belkide sadece kostümleri için izlediğimden dolayı beğenmemiş olabilirim ancak kostümler diğer adaylara göre daha iyi.Kostümleri ile çok konuşulan W.E tüm adaylar arasından izleyemediğim tek film ancak kostümleri dışında kötü bir film olduğu söyleniyor umarım izlediğimde ödülü hakettiğini düşünmem :)

En İyi Ses Miksajı

Kazanan:
Hugo /John Midgley

Adaylar:
War Horse
The Artist
Hanna
Super 8

En İyi Ses Kurgusu

Kazanan:
Hugo /Philip Stockton /Eugene Gearty

Adaylar:
War Horse
Super 8
The Tree of Life
Harry Potter and the Deathly Hallows: Part II

+Martin Scorsese,Hugo ile cidden daha iyisini yapabilirim dedirtiyor.James Cameron'ın Avatar'ı gibi yenilikçi bir film.Ses dalında War Horse ve Harry Potter dışında rakibi yoktu zaten.
En İyi Görsel Efekt

Kazanan:
Hugo /Robert Legato /Alex Henning

Adaylar:
Rise of the Planet of the Apes
War Horse
The Tree of Life
Super 8

+Üç dalda Super 8 filmini aday yapmam sizi şaşırtmasın gayet iyi bir film.Hugo ise görsel efekt açısından zayıf olduğumuz bu yıl bir kurtarıcı olarak görülüyor.War Horse ise bilindik Spielberg efektlerinden farksız.

Yılın En Büyük Hayal Kırıklığı

Kazanan:
Transformers:Dark of the Moon

Adaylar:
Battle Los Angelas
In The Land of Blood and Honey

+Angelina Jolie ilk yönetmenliğinde maalesef iyi bir konuya değinmesine rağmen başarıdan uzak.Gerçekleri tam olarak yansıtamıyor.Battle Los Angelas uzaylı filmler kategorisinde epey zayıf kalıyor.Transformers ise tam bir azap.Dolayısıyla ödülü en çok o hakediyor.

Onur Ödülleri

David Lynch

İlk Onur ödülünü kime versem diye çok düşündüm aslında.Ancak yıllardır Akademi tarafından dışlanan David Lynch'de karar kıldım.Tüm zamanların en farklı yönetmeni Lynch son zamanlarda kısa filmler dışında sinemaya pek kendini göstermese de ''The Elephant Man'',''Mulholland Dr.'',''Lost Highway'' ve ''Eraserhead'' filmleriyle takdir ettiğim Lynch umarım yeni filmlerinde de başarılı olur...

Bir sonraki ödülü töreninde görüşmek üzere...

Hugo 12/7 ödül
The Artist 12/3 ödül
We Need to Talk About Kevin 3/2 ödül
The Help 7/2 ödül
Albert Nobbs 7/2 ödül
Jane Eyre 1/1 ödül
Beginners 1/1 ödül
Puss in Boots 1/1 ödül
Bir Zamanlar Anadolu'da 1/1 ödül
Midnight in Paris 3/1 ödül
Transformers:Dark of the Moon 1/1 ödül

4 Mart 2012 Pazar

1.Farklı Dünya Ödülleri /Part 2/

En İyi Müzik Ödülü

Kazanan:
The Artist/Ludovic Bource

Adaylar:
The Help
War Horse
Hugo
Drive

+Bu dalda müzikal filmlerin yeri hep ayrı oluyor tabi.The Artist çok iyi bir müzikaldi.War Horse ise müzikal olmamasından sanırım kaybetti ama müziklerini çok beğenmiştim.

En İyi Orjinal Şarkı Ödülü

Kazanan:
Albert Nobbs/Lay Your Head Down/Glenn Close and Brian Byrne

Adaylar:
W.E/Masterpiece
The Muppets/Man or Muppet
The Muppets/Pictures in My Head
The Help/The Living Proof

+Lay Your Head Down kimilerine göre iyi bir şarkı olmayabilir ama ben kaç kez dinleyip de ağladığımı hatırlamıyorum,çok beğenmiştim.The Muppets müzikleri de fena değildi ama bence dramatik şarkılar daha iyi.

En İyi Sanat Yönetmeni Ödülü

Kazanan:
Hugo/Dante Ferretti

Adaylar:
Albert Nobbs/Susie Cullen
The Artist/Robert Gould/Laurence Bennett
War Horse/Lee Sandales/Rick Carter
The Tree of Life/David Crank

+Burada Albert Nobbs'u neden aday yaptın diyenler olabilir ancak kostüm,makyaj vb. şeyler gayet etkileyiciydi bu da aday olması için bir sebep zaten.Ancak Hugo hepsinden çok daha iyiydi.

En İyi Görüntü Yönetmeni Ödülü

Kazanan:
Hugo/Robert Richardson

Adaylar:
The Artist/Guillaume Schiffman
The Tree of Life/Emmanuel Lubezki
The Girl with the Dragon Tattoo/Jeff Cronenweth
War Horse/Janusz Kaminski

+Bu konuda çok karasız kaldım.The Tree of Life filmini beğenmiştim özellikle de görüntülerini ancak Hugo nedense daha çekici geldi bana.

En İyi Animasyon Ödülü

Kazanan:
Puss in Boots

Adaylar:
The Adventures of Tintin
Rango
Rio
Happy Feet Two

En İyi Türk Filmi Ödükü

Kazanan:
Bir Zamanlar Anadolu'da

Adaylar:
Zenne
Saç
Oğul
Dedemin İnsanları

+Yılın tartışmasız en iyisiydi Bir Zamanlar Anadolu'da.Ancak farklı kimliğiyle Zenne,dramasıyla Dedemin İnsanları ve oyunculuklarıyla Saç ve Oğul filmleri aday yaptım.

En İyi Sinematografi Ödülü

Kazanan:
Hugo/Robert Richardson

Adaylar:
War Horse
The Help
The Tree of Life
Super 8

+Oscar görüntü yönetmeniyle bir tutuyor bu kategoriyi.O yüzden bende bir sonraki sene bu kategoriyi yapmayacağım.Gerçi Akademi tam tersini yapıyor ama ben Görüntü Yönetmenliği dalını uygun buluyorum.Ödüle gelirsek Hugo ve War Horse en yakın filmlerdi.Ancak yönetmeninden dolayı antipatim oluştu War Horse'a o yüzden de biraz Hugo'ya vermek istedim:)

3 Mart 2012 Cumartesi

1.Farklı Dünya Ödülleri

En İyi Film Ödülü

Kazanan:
The Artist

Adaylar:
50/50
Hugo
We Need to Talk About Kevin
Albert Nobbs
The Tree of Life
The Descendants
Midnight in Paris
Melancolia

+Açıkcası pek de üzerinde kafa yormadığım bir ödül oldu.The Artist bu yılın en iyisiydi.Hugo,Kevin ve Midnight in Paris filmleri de muhtemelen diğer seçenekler olabilirdi.Yılın bu kategorideki sürprizi Albert Nobbs oldu benim için.

En İyi Yönetmen Ödülü

Kazanan:
Hugo/Martin Scorsese

Adaylar:
Midnight in Paris/Woody Allen
The Artist/Michael Hazanavicus
The Descendants/Alexander Payne
The Tree of Life/Ternence Malick

+Akademi'nin ödülü Michael Hazanavicus'a vermesini doğru bulmuyorum.Kariyerinde The Artist dışında tanınmış tek bir filmi yok.Daha sonraki yıllarda yapsaydı bu filmi o zaman hak ederdi bence.Hugo ile kendini aşan Martin Scorsese için söylenecek kelime yok.Bu yıl en iyi filmini yaptı.Aynı şekilde Woody Allen bu yaşıma kadar kariyerimde bir başyapıt çekemediğim için üzgünüm demişti bu filmden sonra.Allen da ödülü alabilecek isimlerdendi benim için.

En İyi Kadın Oyuncu Ödülü

Kazanan:
We Need to Talk About Kevin/Tilda Swinton

Adaylar:
The Help/Viola Davis
My Week with Marilyn/Michelle Williams
Albert Nobbs/Glenn Close
The Iron Lady/Merly Streep

+Gelelim en zorlandığım adaylığa.Öncelikle Viola Davis'in performansını beğendiğimi söylemeliyim ancak kazanacak kadar değil.Öte yandan Merly Streep,Davis'den daha iyi olmasına rağmen daha iyi performanslarını gördüm.Ve ödülü ilk başta vermek istediğim ancak sonradan vazgeçtiğim Glenn Close ise yıllar sonra büyük çıkış yaptı ve benim için unutulmayacak bir film izlettirdi bana.Ancak hiçbiri Tilda Swinton kadar psikolojimi bozamamıştı.Performansını kelimelerle anlatamayacak kadar beğendim.

En İyi Erkek Oyuncu Ödülü

Kazanan:
Jean Dujardin/The Artist

Adaylar:
50/50  /Joseph Gordon Lewit
The Descendants/George Clooney
J.Edgar/Leonardo DiCaprio
The Shame/Michael Fassbender

+Burada bana Brad Pitt'i aday göstermediğim için kızabilirsiniz ancak Pitt'in de aynı Streep gibi bana artık Oscar verin diye bağarışmalarından sıkıldığım için onu aday yapmadım.Yine sürekli Oscar'a oynayan Leo'nun kariyerindeki en iyi performanslarından birini sergilemesi beni adaylığa itti ama en çok Jean Dujardin'i beğendim.Ne kadar konuşamasa da sessiz filmler için ideal bir tip olduğunu gösterdi bizlere.

En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu Ödülü

Kazanan:
Octavia Spencer/The Help

Adaylar:
Jodie Foster/Carnage
Berenice Bejo/The Artist
Melissa McCarthy/Bridesmaids
Janet McTeer/Albert Nobbs

+Gelelim karar vermekte zorlandığım bir diğer ödüle.Janet McTeer'ı Glenn Close'dan daha çok beğendim.Daha erkeksi geldi bana ancak Octavia Spencer bana daha samimi geldi.Bilmiyorum Berenice Bejo'da iyiydi ama Spencer ilk ve belkide son ödülünü bu filmle almış oldu.

En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu Ödülü

Kazanan:
Beginners/Christopher Plummer

Adaylar:
Drive/Albert Brooks
We Need to Talk About Kevin/Ezra Miller
Warrior/Nick Volte
J.Edgar/Armie Hammer

+Aslında bu ödüle Armie Hammer'ı aday yapmayacaktım ama başka yeterli film izleyemediğimden herhalde çok zorlandım adayları yazarken.Adaylar arasında Ezra Miller çok harikaydı ancak Christopher Plummer kadar iyi bulamadım.Plummer bugüne kadar neredeydin dediği Oscar ödülünü boşversin ona daha ilk yılında Farklı Dünya ödülünü veriyorum :)

En İyi Orjinal Senaryo Ödülü

Kazanan:
Midnight in Paris/Woody Allen

Adaylar:
The Artist
50/50
A Seperation
Young Adult

+Woody Allen gerçekten harika bir insan.Yazdığı bu senaryo ile bence yılın en iyi senaryosuna da imza attı.Tereddütsüz Midnight in Paris dedim bende.

En İyi Uyarlama Senaryo Ödülü

Kazanan:
The Help

Adaylar:
Moneyball
Hugo
The Descendants
The Girl with the Dragon Tattoo

+Hugo konu itibariyle beni daha çok içine çekse de The Help'in duygularıma işleyen senaryosu beni buna zorladı.Sanırım filmin son sahnesini unutamayacağım.

Blood Dıamond (2006)

Sizce Afrika gerçekten de Tanrı'nın unuttuğu bir yer mi ?Bence hayır.Aslında bu sorunun bencesi de olmaz kesinlikle hayır.Eğer öyle olsaydı Afrika kıtası Dünya'nın en zengin yer altı kaynaklarına sahip olmazdı.Topraklarının büyük bir bölümü çölle kaplı Cezayir,Libya gibi ülkelerde petrol sayesinde ekonomi anlamında kalkınma sağlanabilirdi.Fosfat bakımından oldukça zengin olan Fas'ta ekonomik anlamda güçlü bir ülke olabilirdi.Bırakın yer altını Dünya'nın en uzun nehri olan Nil Nehri'ne sahip Sudan ve Mısır bunu kullanarak modern tarım yapabilir ve ekonomisini düzeltebilirdi.Ve filminde değindiği ülke Sierra Leone elmas madenleri bakımından çok zengin olmasına rağmen halk sefalet içinde geziyor.Bunların tek sorumlusu Tanrı olabilir mi ?Kesinlikle hayır.Eğer öyle olsaydı kimse Tanrı'nın adaletinden söz edebilir miydi ?Yine hayır.Öyleyse bu sorunların altında yine insan yatıyor.İç çatışmalar,koltuk kavgaları vb. sebepler ülkelerin yönetimini kötü etkiliyor ve sonucunda ortaya açlık,sefalet çıkıyor.Ne kadar 50 yıl öncesine kadar sömürge ülkesi de olsalar bir ülkenin ekonomisi iyi yönetildiği takdirde 10 yıl bilemedin 20 yıl gibi sürelerde refah düzeyine erişebiliyor.Peki neden bu tip sorunların çoğu Güney Afrika Cumhuriyeti'nde yaşanmıyor.Neden Tanrı'nın unuttuğu bu kıtada bir ülke Dünya Kupası'na ev sahipliği yapabiliyor.Bence oturup düşünmekte yarar var.!

Filme gelirsek..Filmde Sierra Leone ülkesinde yaşanan iç savaş ve elmas madenlerine ulaşma çabaları anlatılıyor kısaca.Leone hükümetine ayaklanan terör örgütünün çocukları silahlandırdığı ve asker yaptırdığı,halka zulüm ve eziyet yaptığı,elmas madenlerinden bulunan elmasları satıp silah almalarını ve çeşitli usulsüzlüklerle yönetimi ele geçirme planlarını konu ediniyor.Tabi filmde daha da ilgi çekici olması için Solomon Vandy adında bir adamın da ailesini bulma çabaları,Danny Archer adında bir kaçakçının elmas arayışları ve Maddy Bowen adında gazetecinin de ülkede yaşanan usulsüzlükleri kaleme alması da konuyla destekleniyor.Senaryonun işlenişine de bakarsak biraz uzun bir filmde olsa yine akıcı görünümünde ve izleyiciyi ekrana kitlemeyi başarıyor.

5 Dalda Oscar Adayı filmde Leonardo DiCaprio (Danny Archer) ve Djimon Hounsou (Solomon Vandy) oyunculuk dallarında adaylık elde etmişler.Housou'nun En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu adaylığına diyecek lafım yok.Yerinde ve doğru bir karar ancak kendisini çok sevmeme rağmen Leo'nun bu adaylığına karşıyım.Bence rolünde biraz etkisiz kalmış ve adaylık için yeterli performansı yok.Bu yıl J.Edgar filmindeki rolünde daha çok beğenmiştim kendisini ama Akademi'ye akıl sır erdirmek mümkün olmuyor tabi.Gerçi 2007 yılında Will Smith dışında Oscar'lık performans görememiştim ama ödülü başka biri almıştı.

Ses kurgusu ve ses miksajı dalında da Oscar adayı olan filmde belki de en büyük artı sesti.Ancak o yıl savaş filmleri yoğunlukta olduğundan ödülü kazanması zordu ve kazanamadı.Yine de hakettiğini söylemek mümkün.Yönetmen Edward Zwick kariyeri başarılarla dolu bir isim.Shakespeare in Love filminin yapımcısı  Zwick filmi o yıl 7 Oscar heykelciği almayı başarmıştı.Traffic ve Son Samuray filmlerinin de yönetmeni olan Zwick başarılıydı.

Filmin benim açımdan değeri çok fazla.Her şeyden önce çok anlamlı bir film.Sırf ele aldığı konu için bile bir kez daha izlenebilir.İMDb'nin 8 puan verdiği filmin değeri de verilmiş bence.

[7.7]