1 Mart 2013 Cuma

Kelebeğin Rüyası (2013)

Kelebeğin Rüyası 
Oyunculuğunu yönetmenliğinden daha çok beğendiğim Yılmaz Erdoğan'ın iki yıldır üzerinde çalıştığı ve büyük bir bütçe ayırdığı filmi Kelebeğin Rüyası sonunda vizyona girdi.Geçtiğimiz aylarda yayınladığı harika fragmanıyla da beklentileri artıran film maalesef sinema salonundan çıkınca herkeste aynı etkiyi yaratmıyor.Baştan söyleyeyim;filmi beğendim.Hem de uzun zamandır Türk sinemasında göremediğimiz başarıda bir dönem filmi izledim.Ne var ki beklentileri bu kadar yüksek tutup izlediğim Kelebeğin Rüyası'na mükemmel diyemiyorum.Filmin başrollerinde ise bildiğimiz üzere Kıvanç Tatlıtuğ,Belçim Bilgin ve Mert Fırat var.

Erdoğan,ünlü şair Behçet Necatigil'i canlandırdığı bu yeni filminde Necatigil'in öğrencileri Muzaffer Tayyip ile Rüştü'nün vereme yakalanmalarına karşın aşk ve sanat hayatlarındaki mücadeleleri konu almış.Parça parça olarak düşündüğümüzde çok fazla konuyu harmanlamış Erdoğan.Hatta siyasi eleştiriler bile sıkça yaptığını söyleyebiliriz.Şiire yatkınlığı ile bilinen Erdoğan'ın kaleminden dökülen şiirler de filmle bütünleşince farklı bir etki yapmış senaryoya.Gerçi ben daha fazla şiir havasında bekliyordum ancak yeterli de sayılabilir bu durum.Bir dönem hikayesi şairane bir biçimde aktarmayı seçen Erdoğan uzunluğundan şikayet etsem de duygu sömürüsü yapmadan iyi bir senaryoya imza atmış.


Türk filmleri için harika sayılabilecek bir açılış sahnesiyle sinematografinin ne kadar güçlü olduğunu anlayabiliyoruz filmde.Türk sinemasının uluslararası alanda da tanınan görüntü yönetmeni Gökhan Tiryaki çok başarılı görüntüler elde etmiş.Belki sık rastladığımız ancak kanımca çok beğendiğim Erdoğan'ın yağmurda yürüdüğü sahne bile için bilet alınır aslında.Bu arada Gökhan Tiryaki'yi hatırlamak isteyenler geçen yılın en iyi filmine yani Bir Zamanlar Anadolu'da filmine göz atabilirler.Bu kesinlikle yeterli olacaktır!..

Sinematografi dışında filmin sanat yönetmenliği ve kostüm alanında çok iyi olduğunu söyleyebiliriz.Malum dönem filmi çekmek kolay değil.Büyük bir bütçe lazım.Kelebeğin Rüyası bu büyük bütçesini ne kadar iyi değerlendirdiğini gösteriyor her yönüyle.Mekan olarak Zonguldak ve İstanbul seçilen filmde dönemin portresi başarılı bir şekilde yansıtılıyor.Özellikle de modernleşme çabalarında olan 40'lı yılların Zonguldak'ı çok başarılı bir şekilde işlenmiş.Aynı şekilde kostümler de etkileyici ve başarılı.Kelebeğin Rüyası eğer bir Hollywood filmi olsaydı gelecek sene teknik dallarda adaylığını büyük ihtimal görebilirdik,o derece!

Filmin başrolünde Kıvanç Tatlıtuğ,Belçim Bilgin ve Mert Fırat bulunuyor.Tatlıtuğ ve Fırat ne kadar başarılıysa Bilgin de o kadar başarısız kalıyor filmde.Kariyerinin ikinci sinema filminde yer alan Tatlıtuğ rolü için epey zayıflamış,hafif kambur ve tırnak yiyen bir karakter olarak karşımıza çıkıyor.Çok başarılı bir oyuncu olduğunu düşündüğüm Tatlıtuğ filmde çok başarılı bir performans sergiliyor.Ancak Tatlıtuğ kadar başarılı bir isim daha var filmde.O da Mert Fırat!Harika bir oyunculuk çıkaran Fırat yer yer filmin kontrolünü de eline alıyor.Belki de başarılı oyuncunun bu başarısı dizilerden ziyade kendini sinemada göstermesi.Belçim Bilgin ise sanırım yüksek bütçeli filmin daha fazla para harcamamak adına rolü kapan ismi.Erdoğan'ın karısı olan Bilgin gerçekten inanılmaz derecede vasat bir performans sergiliyor.Zaten liseli genç tiplemesine de fazla uyduğu söylenemez.Yine de genelini başarılı bulduğum kadroda Yılmaz Erdoğan eleştirilerin aksine her zaman ki gibi çok iyi.Az rolü olsa da Yılmaz Erdoğan olduğunu her repliğinde belli ediyor.Kadroda bulunan Farah Zeynep Abdullah,Taner Birsel ve Ahmet Mümtaz Taylan da kısa rollerinin hakkını veriyor.Yıldızlarla dolu bu kadroda sırıtan tek isim maalesef Belçim Bilgin!

Bu filmden sonra ben Yılmaz Erdoğan'ın başarılı bir yönetmen olma yolunda çok iyi adımlar attığını net bir şekilde gördüm.Vizontele filminde beni gülmekten kırıp geçiren Erdoğan izlediğim bu ikinci filminde de başarılı bir performans ortaya koyuyor.Projenin her santiminden emek fışkırıyor.

Gel gör ki bu kadar övgüden sonra filmi neden mükemmel bulmadığım konusuna dönmek istiyorum.Öncelikle derdini daha kısa sürede anlatabileceğine inandığım filmi için 138 dakika fazlaca uzun bir süre.Film 100-110 dakika olsaydı eminim seyir zevki daha yüksek olurdu.Çünkü yer yer filmden kopmalar yaşadım.Bir diğer nokta ise başarılı fakat çok ta yeterli bulmadığım senaryoda.Sonuçta Erdoğan da bir şair ve senaryoda daha kuvvetli şiirlere yer vererek daha dikkat çekebilirdi.Erdoğan sanki filmde Behçet Necatigil yerine kendisini yansıtmış gibi geldi bana.Yani Erdoğan,Behçet Necatigil yaratmaktan ziyade Behçet Necatigil,Erdoğan olmuştu.Yine de filmin teknik anlamdaki başarı bazılarınca bu kısmı atlamalarına sebep oluyor gibi.Kısaca özetleyecek olursam;Kelebeğin Rüyası iyi bir dönem ve şiirsel içerikli bir aşk hikayesi ancak daha da iyi olabilirdi dedirtiyor bana.Ancak söz konusu Türk sineması olunca Kelebeğin Rüyası bazı kesimler için bizim rüya filmimiz bile olabiliyor!

Film Değerlendirmesi [7.1]


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder